Doğa, gıda ve içecek sektörünün üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Bu etkilerin birçoğu, Türkiye’yi bulunduğu coğrafya itibariyle, birçok ülkeye kıyasla çok daha fazla etkiliyor. Doğal afetlerin sıklık ve etkilerinin artması, su kaynaklarının azalması, tarım alanlarının daralması ve artan atık sorunu bütün bireylerin yanı sıra özel işletmeler ve kamuya da büyük görevler veriyor. Bunun yanı sıra tarım faaliyetleri doğal kaynaklar üzerinde önemli baskı yaratıyor. Örneğin dünyada temiz su kaynaklarının %70’i tarım için kullanılıyor. Tarımı, toprağı korumayı düşünmeden, vahşi bir şekilde yaptığımızda ise toprak bozunumuyla karşı karşıya kalıyor, tarım alanlarını kaybediyoruz.
Çevresel
sürdürülebilirlik bu bağlamda işimizin sürdürülebilirliği açısından önemli.
Sürdürülebilir kaynaklar kullanma hedefimiz de tam olarak bu sorundan yola
çıkıyor. Bu sorumluluğun bilincinde olarak sürdürülebilirlik
vizyonumuzu iş yapışımızın merkezine koyuyoruz. Bu şekilde salt üretim
süreçlerini değil, tüm değer zincirimizi kapsayan çevresel sürdürülebilirlik
projeleri yürütüyoruz.
Türkiye’deki güçlü tarım organizasyonumuz sayesinde
tarımsal sürdürülebilirlik alanında diğer PepsiCo ülkelerine örnek olan
projeler geliştiriyoruz. Bunları üç ana başlıkta ele alabiliriz: Tarımsal
teknoloji, tarımda yerelleşme ve döngüsel ekonomi uygulamaları.
Tarımda teknoloji kullanımı, verimli kaynak kullanımı için kritik önem taşıyor. Damla sulama, mini yağmurlama gibi sulama teknolojileri, Türkiye gibi su riskinin yüksek olduğu bir coğrafyada çok kritik.
- Bu nedenle birlikte çalıştığımız çiftçilerin bu
teknolojileri kullanmaları için tarım ekibimizle destek oluyoruz. Agro Akademi
adını verdiğimiz yılda bir defa gerçekleşen geniş katılımlı eğitimlerimizin
yanı sıra düzenli olarak tarla ziyaretleri yaparak çiftçilerimizin en verimli,
en az kaynak kullanımı yaparak üretim yapmalarını sağlıyoruz.
- Diğer kullandığımız bir teknoloji Cambridge
Üniversitesi ile ortak olarak geliştirilen, tarlalara yerleştirilen sensörler
aracılığı ile nem bilgisini alarak sulama optimizasyonunu yapabilen ve aynı
zamanda bünyesinde erken uyarı sistemi ve meteorolojik verileri barındıran
“i-Crop”. iCrop’u da Türkiye’de kullanmaya başladık ve test alanlarında %5 ila
10 arasında su verimliliğine ulaştık.
- 2010 yılından beri bu çalışmalarımız ve verim artışı
sayesinde birim başına kullandığımız suyu %50 azalttık.
Yerelleşme bir diğer odak alanımız.
- Patates tohumlarının yerli olarak üretilebilmesi için
uzun bir süredir çalışıyoruz. Zira elit tohumda yüksek standartlar talep
etmekteyiz. Avrupa’dan bu koşullara uyan elit patates tohumu bulmada yaşanan
zorluklar sebebiyle elit patates tohumu geliştirmek üzere, yerel şirketler ile
iş ortaklıkları başlattık.
- Elit kademedeki patates tohumlarını 2012 yılında
tamamen ithal ederken şuanda %60 oranın yerli üretim yapabiliyoruz. Hedefimiz
2022 yılında bütün elit tohum ihtiyacımızı yerli üretimle karşılamak.
Döngüsel ekonomi uygulamalarımız da değinilmesi gereken önemli noktalardan biri. Bu ajanda kapsamında ilk defa PepsiCo Türkiye tarafından geliştirilen tescilli organomineral gübremiz Naturalis ile yiyecek fabrikalarımızdan çıkan organik atıkları önce metan gazına dönüştürüp bunu elektrik ve ısı enerjisi olarak kullanıyor, kalan atıkları ise mineral olarak zenginleştirip organomineral gübre haline getiriyor ve patates tarlalarımızda kullanıyoruz.
Ayrıca İlginizi Çekebilir